Senden nefret ediyorum
Senin taşımak istediğin yük hiçbir zaman benim problemim olamaz - womp womp.
Bu yazı gerçekten hiçbir insana gönderme değil, ne getirirseniz getirin, üstüne yemin ederim. Az önce örerken Leo Skepi izliyordum ve onun söyledikleriyle kendimi gerçekten çok yakın hissettim- daha önce izlediğim bir tane video değil 4-5.
Bu yazıyı yazmayı birkaç gündür düşünüyordum çünkü gerçekten hem arkadaş gruplarımda hem de başka yerlerde gördüğüm bazı şeyler beni çok sinirlendiriyor. Kısa bir süredir bir restoranda çalışıyorum ve her gün birçok insanla karşılaşıyorum. Ve arkadaşlar- hayatımda bu kadar insandan aynı anda nefret ettiğim bir dönem olmamıştı.
Peygamber sabrı dediğimiz şey, öyle kolayca ağza alınacak bir şey değilmiş. Peygamber sabrı var dediğimiz kişilerde bile aslında o sabırdan eser yokmuş. Bu yazıyı yazmama sebep olan ana etken de sanırım tam olarak bu oldu. Bununla birlikte kafamda kar topu gibi büyüyen düşünceler, birbirine bağlanan farklı meseleleri de beraberinde getirdi. Aşağıdaki ekte, temsili olarak kafamın içini görebilirsiniz.
Keyifli okumalarrrr
Hacaağğğm Ece ağlayaağ tuwwalatağ gidabalarmayaaaazzz
Birkaç hafta önce head of year’ımla karşılaştım. Yani, mesela 9. sınıflardan sorumlu bir öğretmen oluyor; 9B, 9C vs. gibi tüm 9. sınıflar ona bağlı oluyor ve bizim de o dönemki sorumlumuz oydu.
Bu öğretmenimle ve birkaç eski öğrenciyle, 4–5 yıl sonra yeniden buluştuk. Bana, ‘‘Ece, sen duygularını çok dışa vuran birisin’’ dedi. Ben de ‘‘Elimde değil, böyle olmazsam ben olamam’’ dedim. Onun cevabı ise beni gerçekten şaşırttı. Çok açık konuşan biridir ve yapma diyecek sanmıştım. Ama tam tersine, ‘‘Bu yanını asla değiştirme’’ dedi.
Sonrasında bunu söyleme sebebini de alttan alttan açıkladı, noktaları sonradan ben birleştirdim.
Yardıma ihtiyacın olduğunda, insanlar senin neye ihtiyaç duyduğunu kafalarında kurmadan, tereddütsüz bir şekilde sana yardımcı olabilirler. Bu, hem senin ilişkilerin hem de hayatın için çok daha sağlıklı olur- tabii ki her şey dozunda olmalı.
Bence birçoğumuz duygularımızı özel hayatımızla karıştırıyoruz. Oysa duygularımızı yansıtmamız, özelimizi ortaya sermemiz gerektiği anlamına gelmez. Mesela, özel hayatınızı anlatmadan da 'Ben bu aralar zor bir dönemden geçiyorum ve yardıma ihtiyacım var' diyebilirsiniz. Ya da, sorununuzu anlatarak da duygularınızı ifade edebilirsiniz. Buradaki asıl sorun, herkesin bir cin ya da tarotçu olduğunu varsayıp hiçbir şey söylemeden duygularının tahmin edilmesini bekleyenler.
Bunu söylerken, psikolojik olarak zorlanan ya da duygularını ifade etmekte güçlük çeken insanlar için ‘‘Ben yapabiliyorsam kolay’’ demiyorum. Ama eğer tipik bir insansanız ve ortada ciddi bir probleminiz olmadığı hâlde, çevrenizi sadece sizin nasıl hissettiğinize göre konumlandırıyorsanız bu tamamen sizin sorununuz WOMP WOOOOMP.
Eğer birinin sizin nasıl hissettiğinizi anlamasını istiyorsanız ve bu kişi bunu tahmin edemiyorsa, ya da yanlış tahmin ediyorsa bu da sizin sorumluluğunuzdadır. Çünkü duygularınızı gerçekten yansıtmadığınız sürece ve onlar başkalarının hayatını doğrudan etkilemediği sürece, kimsenin umurunda olmaz ve bence OLMAMALI. (Önünüzdeki kişi yanlış bir şey yaptıysa o farklı herhalde).
Bunu sindir... sonra devam et okumaya.
Bence erkek arkadaşımla aramızda en çok uyuşan şeylerden biri de bu. Klasik bir erkektir derdini anlatmaz, anlatmayı sevmez. Genelde kendi içinde çözüp halleder, sonra da 'Bu arada böyle bir derdim vardı' der (Ben ne var ne var diye kafasını şişirdiğim için bu noktaya gelmeyiz). Ama hiçbir zaman duygusunu saklamaz, ki çoğu zaman bir derdi varsa, adamın başının etini yerim anlatması için dediğim gibi ama o ayrı mesele 🙃.
Ama gerçekten böyle şeyler çok önemli. Mesela onun duygularını tam göremediğim zamanlar mutlaka olmuştur ama benim de ona hislerimi yansıtmadığım çok zaman oldu. Ben, onun elinin uzanamayacağı bir yerde bir şeye üzüldüğümde, bu duyguyu ona yansıtmak istemem çünkü sonra onun üzerine sorumluluk yüklerim ve bu onun sorumluluğu değil ama olan biteni anlatamam anlamına da gelmez bir süre sonra- duygu ve özel hayat ayrı şeyler. İsteyen aynı anda anlatabilir, isteyen birini öbüründen önce. KONU İNSANLARIN CİN OLMAMASI. Umarım anlatabiliyorumdur.
Evet, bir ilişkideyiz ve ne hissettiğimizi bilmek, paylaşmak çok değerli. Ama eğer ben başka bir yerde yaşadığım bir şey yüzünden kötü hissediyorsam, bu onun yükü olmamalı (Ama onunki benim yüküm olmalı, olması gerek 🧍♀️). Belki şimdi bu satırları okurken kendi kendine gülüyordur, 'İş yerinde sinir olduğunda nasıl anlatıyorsun peki?' diye. Ama işte, ben o içten gelen siniri aştığımda, o duyguyu artık onun üstüne yüklemeyeceğimi bildiğimde, paylaşmayı tercih ediyorum BİR ÇOK ZAMAN. Dedikodu is dedikoduing.
Yukarıda ama şu, ama bu diyenlerin sorularını şimdi cevaplıyorum. İlişkilerde- özellikle romantik ilişkilerde, karşınızdaki insanın sizin nasıl hissettiğinizi anlayıp o duyguyu sizinle birlikte taşımasını istiyorsanız, önce kötü hissettiğinizi göstermeniz gerekir.
Ben sevdiğim insana her şeyi anlatmadan duramam, bu benim yapım. Ama kötü hissediyorsam tahmin oyunu oynayıp bilmesini BEKLEYEMEM. Bu herkes için geçerli, siz kendinizi belli etmediğiniz sürece kimsenin umurunda değilsiniz. Kendinizi görünür yapmıyorsanız, kim sizi NASIL görsün ya?
Ben her ünlünün her şeyini bilirim, etrafımdaki her dramayı takip ederim, ben hayatsızım aşko.
Bu insanlara benim tepkim;
Gerçek şu ki, insanın kendini hayatta tutacak şeylere odaklanması çok daha önemli. Ben ‘‘bu şu kişiye bunu demiş’’, ‘‘Nasıl yani, beni hayatının en önemli gününe çağırmadı?’’ gibi şeyler benim aklıma bile gelmiyor. Kim, kiminle ne yapar, kim kimin hayatında nerede durur gerçekten, içtenlikle söylüyorum, umurumda değil.
Beni ilgilendiren şeyler kendi özel hayatımda geçiyo. Ve bu özel hayatın içinde, birçoğu sandığınız kadar yer kaplamıyor bile. Ama şunu çok net biliyorum, birini geleceğimde hayal etmemem, onu istemediğim anlamına da gelmez. Ama onu düşünmek beni ayakta tutmayacak.
Benim kendim için düşündüğüm, çözmem gereken o kadar çok şey var ki... Tabağım dolu. Ve ben bu tabağı toparlamaya çalışırken, başka birinin kendi önündekine bakmadan benim lokmalarımı sayması gerçekten trajik. Beni izlemek için aç kalmaya dayanıyor olamazsın.
O yüzden ‘dedikodu var mı?’ şakasını yaparım ama gerçekten başladığında oradan uzaklaşırım. Çünkü bu şeyler beni boğuyor.
Demek istediğim siz başkaları için gelmediniz bu dünyaya. Ne yaşıyorsanız kendiniz için. Ama şu an içinde bulunduğumuz dünya, özellikle sosyal medya ve magazin, sizi tanımadığınız insanların hayatlarıyla boğuyor ki, çoğu zaman sadece para kazanmak için sahte senaryolar ve dramalar oluyor.
Ailenizde sorunlar olabilir, geçmişiniz karışık olabilir, yaşadıklarınız kolay olmayabilir fakat, günün sonunda, tüm bunların arasından kendi yolunuzu çizerek büyümeniz gerek yapacak gerçekten başka bir şey yok.
Başkalarının hayatına uzaktan ya da yakından karışara, yorum yaparak veya 7/24 izleyerek kimse bir yere varmadı (bundan para kazananlar hariç). Bununla birlikte başkalarına sınır çizmek bencillik değil, hayatta kalmak için önemli bir kural. Mezarda başkasının hayatını sormuyorlar size. Sorry not sorry.
Çok uzun oldu farklı bir isimle tekrar buna devam ederim sevdiyseniz.
Çok gördüğüm ve karşılaştığım insanları anlatmak istedim ve bence bayağı bri kişiyle bir çok ortak noktada buluşacağız bu yazıda. Yorumlarınızı bekliyorum.
Bunun tamamen kişinin beklentisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Duyguları fazla yansıtmak ya da yansıtmamanın kendi içinde avantajları ve dezavantajları olabilir. Özel hayatınızda yaşadığınız üzücü bir duygu durumunu birinin en güzel gününde farkında olmadan yansıttığınızda bu karşı taraf için rahatsız edici olabilir. Aynı şekilde duygularını hiç yansıtmayan insanlarda da herhangi bir ilişki içinde yapılan hal ve hareketlerin rahatsız edici olup olmadığı anlaşılması zor olabilir ama bence bu dediklerim gerçekten birbirini tanımayan ve sevmeyen insanlarda çok daha sıkıntılı olabiliyor. Bu yüzden bu konunun kesinlikle kişinin beklentisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Kendi kişiliğimizi kabul ettiğimiz gibi karşı tarafı da olduğu gibi kabul etmek önemli aynı zamanda dediğim gibi karşı taraftan ne bekleyeceğimizi bilmek de. Yani karşı tarafı müneccim sanıp göstermediğiniz ya da anlatmadığınız bir duygu durumunu anlayıp sizinle ilgilenmesini beklemek kesinlikle bir sorun. Aynı şekilde her gün duygularını insanlara yansıtıp ortamın havasını değiştirdikten sonra herkesin hayatın akışında sizin duygu durumunuza göre eğlenmesini ya da işte hareket etmesini beklemek de bir sorun. Bu yüzden herhangi bir ilişki içinde arkadaşlık ya da romantik bir ilişki farketmez iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum
Sevgilimle bu yüzden ayrıldık diyebilirim... Ben biri bana belli etmediği ya da anlatamadığı sürece o kişinin bu konu hakkında konuşmak istemediğini düşünürüm ve darlarsam özel hayatına fazla dahil olmaya çalışıyormuş gibi hissederim, o da hiçbir şeyi belli etmez ve sonra yardım etmediğim için beni suçlar Bir daha ki sefere neler olduğunu öğrenmeye çalıştığımda ise umursamıyorsun niye anlatayım diye rest çekerdi😭